27 Mart 2008 Perşembe

Disiplin


Bugünlerde hangi takıma gideceği en çok konuşulan iki adamdan biri, diğeri Mourinho. PSG'den eski hocası Luis Fernandez yazdığı kitapta onun takım kamptayken odasına kadın attığını, alemlere gittiğini, sahada sözünü dinlemediğini söyledi. Bunun bir benzeri yakın zamanda da bizde gerçekleşti. Benzeri dediysem biri odaya kadın attı (Ronaldinho) diğeri kuzenini (Lincoln) bir diğeri de öz kızını (Hakan Şükür). Haticeleri bırakıp olayların kendi içinde neticelerini incelersek, PSG Ronaldinho'yu, "dünyanın en büyük futbolcusu olacak, harika bir profesyonel" diyerek milyon dolarlara Barcelona'ya sattı, Lincoln ise sene başından beri neredeyse Mehmet Güven ile aynı sayıda maça çıktı. Fransız esnekliğinin Alman disiplininden 2. Dünya Savaşının rövanşını alışıdır bu. Biz ise 1. Dünya Savaşındaki Enver Paşa misali, Almanlar yenilince yenik sayıldık yine.

Elena Santarelli


Bernardo Corradi'nin İtalyan model - aktris sevgilisi Elena Santarelli.

Euro 2008 Hazırlığı



Dün akşam oynanan hazırlık maçlarından gözüme çarpan bazı skorlar;

Avusturya - Hollanda 3-4; 35 dakikada 3-0 öne geçen Avusturya, fotoğraftaki ikilinin (Hesselink, Huntelaar) 3 ve taze Atletico Madrid'li Heitinga'nın gollerine engel olamadı.

İspanya - İtalya 1-0; Oyuncular sakatlanmaktan korktuklarından pek de heyecanlı geçmeyen ve TRT2 spikerinin de maça buz pateni anlatırmışcasına yaklaşmasından dolayı Villa'nın müthiş golü ve Torres'in sakatlandığı pozisyon dışında izleyicinin içini kıpırdatacak bir aksiyonu olmayan bir maçtı.

Fransa - İngiltere 1-0; Spiker Okay Karacan'ın bize futbolun olmadığı yerde maça ilgi nasıl çekilir öğrettiği bir maç oldu. Beckham'ın özlediğimiz milimetrik uzun pasları, Capello'nun defansif İngiltere'si, Anelka'nın penaltı pozisyonunda attığı tekli salto ve Stade de France'ın müthiş atmosferi aklımda kalanlar.

Belarus - Türkiye 2-2; Geçmiş Federasyondan kalan ve oynamak zorunda olduğumuz maç diye lanse edildi, rakiplerimiz daha güçlü rakiplerle oynarken neden Belarus denildi. Hep Belarus olsun, hatta bazen Liechtenstein olsun ki rezilliğimiz ortaya çıkmasın.

İsviçre - Almanya 0-4; Okay Karacan'a katılmamak elde değil, bu hücum gücüyle onları durdurmak çok güç. Goller Klose, Gomez (2) ve Podolski.

Şov Devam Etmeli



Freddy Mercury'nin de dediği gibi "Show must go on". Fotomaç gazetesi habercilik etiklerinden ödün vermeyerek bugünde gazetelerini nasıl sattıracaklarını bulmuş. Daha öncede bunun gibi bir manşetlerini koymuştuk buraya. Asıl güzeli Roberto Carlos'u da kendimize benzetmiş olmamız. Carlos, Marca gazetesine "Başkanımız Ronaldinho'ya 90 milyon Euro verebilecek durumda, satılırsa gider onu alır. Sene sonu için de 180 milyon Euro transfer bütçesi ayırdı. Başkan yardımcımız ise tüm Türkiye'nin sahibi olabilir." demiş. İyi demiş güzel demiş de be arkadaşım Nihat Özdemir tüm Türkiye'yi alırsa demez mi tez kapatın bre Galatasaray'ı diye. Hem Aziz Yıldırım niye almıyor da yardımcısı alıyor. Neyse şaka bi yana işte Forbes dergisinin açıkladığı Türkiye'nin en zengin 100 (yazıyla yüz) insanı; Fenerbahçeliler Türkiye'yi alacak Başkan Yardımcıları için 60. sıraya, Harvard Mezunu olup basına demeç verirken kendinden geçen Asbaşkanları için 92. sıraya bakabilirler. Diğer büyük kulüplerin içinde önemli görevler alan veya dışarıdan destek verenler için Galatasaraylılar 48. ve 36. Beşiktaşlılar 28. sıraya bakabilirler. Diğer zenginlerden de mutlaka takım tutanlar bunu açıkça belirtenler vardır fakat ben seçimlerde ve yönetimlerde sürekli adı geçenleri belirttim. Paylaştır Türkiye'yi paylaştırabilirsen Carlos.

26 Mart 2008 Çarşamba

Rio Ferdinand


İngiltere Milli Takımının yeni kaptanı, 12 yıl öncesinden bir fotoğraf. Rio, Bournemouth formasıyla, yıl 1996. 1995'te West Ham'da başlayan kariyeri, hocası Harry Redknapp'ın onu eski çalıştırdığı ve oynadığı takımlardan Bournemouth'a göndermesiyle şekilleniyor. Dönüşünde, 2000 yılına kadar West Ham'ın değişmezlerinden olur ve Leeds onu zamanın efsane kadrosuna dahil eder. Galatasaray'a elenilen UEFA yarı finaliyle başlayan çöküşte Premier League'in en pahalı defans oyuncusu unvanıyla beraber 2002'de Man. Utd. yolunu tutar. Şimdilerde Coca Cola League 1'de olan Bournemouth kulübünü American Express'i ile satın alabilir. Nereden nereye Rio...

Stephany Brito


Futbolcuların birliktelikleri köşemizin bu posttaki konuğu Milan'lı Alexandre (The Duck) Pato'nun 20 yaşındaki Brezilya'lı oyuncu sevgilisi Stephany Brito. Bir "Ördek" için oldukça hoş bir bayan.

Kaptan


Konu İngiltere'den açılmışken bu akşamki maç öncesi takımda oluşan krizi de belirtmek istedim. İtalyan, takımın kaptanlığını Rio Ferdinand'a vermiş ve John Terry'i de liderlik ve örnek olma konusunuda sağlam kalaylamış. Bu akşamki maçta göreyim bakayım seni saha içinde, o zaman düşünürüm Euro 2008'de kimin kaptan olacağını diye ultimatom da çekivermiş. Chelsea'li bir oyuncudan bu unvanı alıp aynı jenerasyonun Man. Utd.'lisine verirsen mevzu çıkar tabii. İtalyan bir zar atıyor ama hadi bakalım. Bu akşamki maçın kadroları da aşağıda;

İngiltere: (K) David James (Portsmouth), Paul Robinson (Tottenham Hotspur), Robert Green (West Ham) - (D) Wayne Bridge (Chelsea), Wes Brown (Manchester United), Ashley Cole (Chelsea), Rio Ferdinand (Manchester United - Kaptan), Glen Johnson (Portsmouth), Joleon Lescott (Everton), John Terry (Chelsea), Jonathan Woodgate (Tottenham Hotspur) - (OS)Steven Gerrard (Liverpool), Gareth Barry (AstonVilla), Owen Hargreaves (Manchester United), Joe Cole (Chelsea), David Bentley (Blackburn Rovers), Frank Lampard (Chelsea), David Beckham (LA Galaxy), Stewart Downing (Middlesbrough) - (F) Michael Owen (Newcastle United), Wayne Rooney (Manchester United), Peter Crouch (Liverpool), Theo Walcott (Arsenal)

Fransa: (K) Gregory Coupet (Lyon), Mickael Landreau (PSG), Hugo Lloris (Nice), Steve Mandanda (Marseille) - (D) Eric Abidal (Barcelona), Jean-Alain Boumsong (Lyon), Gael Clichy (Arsenal), Francois Clerc (Lyon), Mathieu Delpierre (Stuttgart), Julien Escude (Seville), Patrice Evra (Man Utd), William Gallas (Arsenal), Gael Givet (Marseille), Philippe Mexes (AS Roma), Adil Rami (Lille), Anthony Reveillere (Lyon), Sebastien Squillaci (Lyon), Lilian Thuram (Barcelona) - (OS) Mathieu Bodmer (Lyon), Alou Diarra (Bordeaux), Lassana Diarra (Portsmouth), Mathieu Flamini (Arsenal), Claude Makelele (Chelsea), Rio Mavuba (Lille), Samir Nasri (Marseille), Jeremy Toulalan (Lyon), Jerome Rothen (PSG) - (F) Nicolas Anelka (Chelsea), Hatem Ben Arfa (Lyon), David Trezeguet (Juventus), Jimmy Briand (Rennes), Djibril Cisse (Marseille), Florent Malouda (Chelsea), Sidney Govou (Lyon), Franck Ribery (Bayern Munich), Louis Saha (Man Utd), Loic Remy (Lens)

6+2, 3, 4, 5...



Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan'dan açıklama gelmiş; yabancı oyuncu sınırlaması konusunu yeniden gözden geçireceğiz, arttırmayı düşünüyoruz. Şimdi 6+2 gibi bir başlığı olan ve Hasan Doğan'la başlayan bir cümle ile girilen bu postta David Beckham resminin ne işi var. Kara kaşı kara gözü için koymadık tabii ki Becks'i oraya, hastaları baksın kara kaşına kara gözüne, bizi bozar. Bu akşam 22.00'da yapılacak 2008 Avrupa Şampiyonası'ndan önceki hazırlık maçlarında, Fransa karşısında İngiltere kadrosuna tahmin edildiği gibi çağırıldı ve şans bulursa o formayı 100. kez giymiş olacak. Bunu daha önce İngiltere formasıyla başarmış 4 isim var, Peter Shilton (125), Bobby Moore (108), Bobby Charlton (106) ve Billy Wright (105). Esas o resimin ve bizim yabancı oyuncu sınırlaması ile Federasyon Başkanımızın bir arada olmasının nedeni, David Beckham'ın bu akşam yapılacak hazırlık maçı için İngiliz Milli takımına çağırılan oyuncular arasında Premier League'de oynamayan tek isim olması. 23 kişilik as kadroya yakın kadrodaki yabancı ülkede forma giyen tek isim David Beckham! Bu İngiliz'lerin kendilerini pazarlayamadıklarını mı gösteriyor? Güldürmeyin. Peki ya kötü futbolcu olduklarını mı? Daha neler. İngiltere'de yabancı sınırlaması da yok, takımlar kadrolarında bir tane bile İngiliz oyuncu bulundurmayabilirler, tabii eğer o oyuncular Milli takımının son 2 yılda yaptığı resmi maçların 80%'inde forma giydiyse. Bu ligin kalitesini gösteriyor, kendi futbol kültürüne ligine bağlılığı, saygıyı gösteriyor. Biz yurtdışına Bosman ile bile olsa futbolcu yolladığımızda(!) çocuklar gibi neşelenirken onlar ellerinde tutmakla büyük bir gurur yaşıyorlar. Tabii diyeceksiniz orası İngiltere, Premier League; bir furbolcu başka ne isterki. O zaman Premier League olmadan, Serie A olmadan hatta hatta 3 yabancı sınırlaması olan La Liga olmadan şeytan çarpmayacaksın. Hele ki Avrupa Birliğine bile girememişken, Avrupa vatandaşı oyuncular bile sende yabancı sayılırken..

21 Mart 2008 Cuma

Carly Zucker



Chelsea'li Joe Cole'un başarısının arkasındaki bayan, Carly Zucker. Uzun süreli beraberliklerini bu sezon sonunda resmiyete kavuşturacaklar. Kendisi bir fitness uzmanı va oldukça da gösterişten uzak, sade bir kişilik.

20 Mart 2008 Perşembe

Rüya


Sezon başında Henry'de gelince "Rüya Takım" gibi yaratıcı benzetmeler yapılmaya başlanmıştı hemen. Lig bir gitti, bi geldi. Real Madrid taraftarı olsam heveslendiriyoruz arada bir çocukları ne yapalım derdim. Ama kabul etsinler artık, La Liga'da bu sene sonunda tablonun en üstünde olma olasılıkları yarı finalde Manchester United'ı eleme ihtimallerinden daha az. Nistelrooy'un sezonu kapamasına bile sevinemeyecek kadar gerideler. Bu gece Kral Kupasında sezonun Avrupa futbolundaki en büyük hayal kırıklığı olan Valencia'ya da elenip o kulvarda da havlu attılar. Geriye bir tek Şampiyonlar Ligi kaldı, orada da yarı finalde giderler gibi. Schalke hadi neyse de, Cristiano Ronaldo'nun hiç şakası yok.

Araba Sevdası


Bu alet Chelsea kaptanı John Terry'nin biricik Bentley'i. Terry gittiği her yerde arabasını park yapılmaması gereken yerlere parkediyormuş. İngiltere'de yanlış parkın cezası 60 pound, yani haftalık 150 bin pound alan Terry için fındık fıstık. Bizde arabalara ön çamurluktan arka kapıya kadar anahtarı takmasınlar diye gaspçı değnekçilere, kaçak otoparklara saatine 10 ytl verilirken, beyefendi otopark beğenmiyor da ağaç gölgesine, trafik ışığının yanına parkediyor. Sen onla hele bir gel bakalım Kağıthane'ye de o zaman göreyim seni..

14 Mart 2008 Cuma

UEFA Kupası ve Şampiyonlar Liginde Eşleşmeler


UEFA Kupası;

Fiorentina - PSV
G. Rangers - S. Lisbon
B. Leverkusen - Zenit
B. Münih - Getafe

Şampiyonlar Ligi;

Fenerbahçe - Chelsea
Arsenal - Liverpool
Roma - Man. Utd.
Schalke - Barcelona

Fenerbahçe'nin Schalke üzerine yaptığı sinerji, pozitif düşünce, kurbağa bacağı, yarasa kanadı vb. denemeleri sonuç vermedi kurada Chelsea'yi çektiler, tek tesellileri katılan 4 İngiliz takım arasından en zayıf ve en problemli olduğu söyleneni çekmeleri. Eleme ihtimalleri yok mu, tabiki var fakat Terry Carvalho ikilisi her serbest atışta Deivid'i kaçırmaz, Zico alternatif gol yolları bulmak zorunda. Fenerbahçe - Chelsea eşleşmesinin galibi Arsenal - Liverpool eşleşmesinin kazananıyla oynuyor, muhtemel bir Chelsea - Liverpool yarı finali daha yolda. Diğer tarafta ise erken final Man. Utd. - Barcelona eşleşmesi muhtemel. UEFA'da kalan takımlara bakınca B. Münih'in alıp götüreceğini seziyorum, zorlarsa Fiorentina zorlar.

12 Mart 2008 Çarşamba

Zorunlu Açıklama



Barcelona Spor Kulübü Futbol Şubesinden zorunlu açıklama: "Kulübümüzün içinde bulunduğu kritik Şampiyonlar Ligi ve La Liga maratonu esnasında bonservisi elimizde olan sözleşmeli futbolcularımızın aklını çelen Fenerbahçe kulübüne işbu davranışlarının tekrarı veya devamının gelmesi durumunda hakkımızı FIFA'da arayacağımızı bildirir, iki kulüp arasındaki iyi ilişkilerin zedelenmemesi açısından bu ve bu gibi durumlarda hassasiyet göstermelerini arz ederiz."

Rubin Kazan, Gökdeniz Kepçe


9 milyon euro. Değer mi değmez mi o kısmını tartışmayacağım, verildiyse değeceğini düşünmüşlerdir. O takımın o parayı nerden bulduğu da malum zaten. Esas olan Gökdeniz'in neden gittiği. Trabzonspor'un yeni başkanı Sadri Şener Lig Radyo'ya çıkıp Gökdeniz yıldız oyuncu değil diye açıklama yaptıktan sonra gitmemek olmazdı, belli ki seven kadar sevmeyeni de var Trabzonspor'un içinde. Karıştığı bahis skandalı, aldığı ceza, üzerine yapışan şike damgası, arabasının kurşunlanması, gittiği her yerde peşinde görevli 2 polis memuru ile dolaşması ve Fatih Tekke'nin gitmesinde payı bulunması Trabzon'da antipati toplamasına yetti. 28 yaşında olmasından dolayı Rusya'yı fazla mesken tutacağını zannetmiyorum, en fazla 2 sene dayanır sonra ver elini 2. sınıf bir Avrupa kulübü ya da memleket havası.

Hertha Berlin'de oynayan çift pasaportlu Malik Fathi'de Spartak Moskova gitmiş, hep Türkiye'de oynayabileceğini düşünmüşümdür fakat bir sol beke 4 milyon euro vermez kimse bizim buralardan yaşı geçkince bir dünya starı olmadıkça.

Roberto Mancini



2004 yılından itibaren; 2 İtalya Kupası, 2 İtalya Süper Kupası, 2 İtalya Serie A şampiyonluğu, bu sezon tüm resmi maçlarda sadece 4 mağlubiyet ve sene sonunda büyük ihtimalle gelecek 3. Serie A şampiyonluğu. Bunlar Mancini'nin İnter'in başında kazandığı başarılar ve bu rakamlar onu son 10 yılın en iyi Inter antrenörü yapıyor. Fakat bu Liverpool'a gol atamadan elenmesinin ardından 4 senelik kontratı bulunmasına rağmen sene sonu bırakacağını açıklamasını engellemedi. Milano'nun kırmızı yakası Şampiyonlar Ligi finalinin gediklisi haline gelirken onların son 8'e bile girememesinin bunda etkisi vardır tabii ama bu iş bu kadar kolaysa Mancini'den önce yine Milano'nun kırmızı yakasından birilerinin bırakması gerekmiyor mu?

Alesha Dixon



Daha önce Roman Riquelme'nin sevgilisinden bahsetmiştik, bu da John Carew'inki. Bu adamlar her alanda skorer.

11 Mart 2008 Salı

Barcelona Olsun


İspanyol Fabregas, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde rakibiniz kim olsun sorusuna, Barcelona olmasın da kim olursa olsun, onları Moskova'da istiyoruz demiş. Bu Fabregas, Barcelona altyapısından yetişmiş Arsenal'de Wenger'in ellerinde olgunlaşmış bir nevi İspanyol - İngiliz - Fransız ortak yapımı bir yıldız. 2 sene önce Paris'teki Şampiyonlar Ligi finalinde yenildikleri Barcelona'yı yine finalde istemeleri ise gayet anlamlı. Esas soru, Arsenal finale kadar Barcelona ile eşleşmeden çıkabilse bile Barcelona'nın bunu yapıp yapamayacağı, hele ki Messi olmadan.

Yesica Toscanini





Juan Roman Riquelme'nin 86 doğumlu ex aşkı. Yeniden birlikte olmalarının gündemde olduğu söyleniyor. Tabi Roman, Yesica'nın 2 gün önceki (9 Mart) doğumgününü unutmadıysa.

Herri Norte ve Saygı Duruşu


Haftasonu Athletic Bilbao Valladolid ile karşılaştı sahası San Mames'te. Bilbao'lular şehrin azizi San-Mames'in adının verildiği bu stada hemen yanında yer aldığı aynı adlı katedralden dolayı "La Catedral" demekte. Haftasonu tüm İspanya Ligi maçlarında ETA terör örgütünün cuma günü yaptığı saldırıda ölen sosyalist parti eski meclis üyesi Isaiah Carrasco adına saygı duruşu yapıldı. Bilbao yöneticileri de tarihlerinde ilk defa bir ETA saldırısı sonrası ölenler adına saygı duruşu yapılmasına izin vererek tarihe geçti. Bilindiği üzere aşırı sağcı Bilbao takımı, futboldan çok siyasi bir simge olarak görülmekte. Bu jeste pek olumlu yaklaşmayanlar da var tabi. Bilbao'nun kale arkasındaki en ateşli taraftar grubu Herri Norte saygı duruşu sırasında sloganlar atıp pankartlar açarak tepkilerini gösterdi. Bunun yanında Bilbao'lu futbolcularda saygı duruşunda bulunmayıp Valladolid'li futbolcuları izlemekle yetindi. Futbolda siyaset heryerde. Saygı duruşunda yaşananların videosu da burada.

10 Mart 2008 Pazartesi

Kısa Olan


Bu sene hiçkimseninkini görmediğimiz kadar gördük bu ikilinin fotoğrafını. Liverpool atkısını tutan, ve tutarken de sırıtan biri uzun, diğeri kısa iki zengin Amerikalı. Tom Hicks ve George Gillett. Önce kulübü Dubai'li işadamlarına satmayı gündeme getirdiler, ardından menajer Rafa Benitez ile yollarını ayırabileceklerini duyurup nabız yokladılar, taraftardan fırçayı yiyince yeni stad yapacağız kredi aldık dediler, krediyi ödeyemeyip kulübü tekrar Dubai'li işadamlarına satma konusunu açtılar. Gillett satma konusunda ısrarcı, Hicks ise karşıydı. Gillett, yani resimdeki kısa boylu olan, ortağının sözünü dinlemedi ve tuttukları atkının üstünde yazan sloganın tersine onu yalnız bırakarak sahip olduğu 49%'luk hisseyi Dubai'li işadamlarının sahip olduğu DIC şirketine 170 milyon sterline sattı. Sonuç olarak şirketin çoğunluk hisselerine hala Hicks sahip fakat Liverpool hiç olmadığı kadar futbol dışı olaylarla malzeme olmaya devam ediyor.

Top 10 FA Cup Hüsranları



Bi önceki postla bağlantılı olarak Telegraph gazetesinde bulduğum FA Cup tarihindeki en büyük 10 hüsranı sıralamak istedim;

- Hereford United - Newcastle United 2-1 (3. tur tekrar maçı, 1972)
- Sunderland - Leeds United 1-0 (Final, 1973)
- Bournemouth - Manchester United 2-0 (3. tur, 1984)
- Liverpool - Wimbledon 0-1 (Final, 1988)
- Sutton United - Coventry City 2-1 (3. tur, 1989)
- Wrexham - Arsenal 2-1 (3. tur, 1992)
- Shewsbury Town - Everton 2-1 (3. tur, 2003)
- Manchester United - Exeter 0-0 (3. tur, 2005)
- Liverpool - Barnsley 1-2 (5. tur, 2008)
- Barnsley - Chelsea 1-0 (Çeyrek Final, 2008)

* Görüldüğü üzere bu şokları en çok yaşatan takım 2 kere ile Barnsley, en çok yaşayan takımlar ise 2'şer kere ile Manchester United ve Liverpool. Ayrıca 2005 yılındaki Man. Utd. - Exeter maçının rövanşında Man. Utd. maçı 0-2 alarak turu geçmiş fakat ilk maçta evinde Exeter'e karşı mahkum oynadığı ve mağlubiyetten kılpayı döndüğü maç bir utanç olarak görülmüştür.

** Resimde ise Newcastle'ı eleyen Hereford oyuncularının zafer sarhoşluğu mevcut.

İngiltere'nin En Prestijli Kupası


Başlıkta da yazdığı gibi, İngiltere'nin en prestijli kupası, öyle deniliyor en azından. Yarı finale kalan takımları yazıyorum; Barnsley, West Bromwich Albion, Cardiff City ve Portsmouth. 3 Championship ve 1 Premier League takımı. Barnsley, Cardiff ile Portsmouth ise West Brom. ile eşleşti. En son 1908 yılında 3 Premier League'den olmayan takım yarı finale yükselmiş ve en son 2004'te Premier League'den olmayan bir takım (Milwall) bu kupada finale çıkmış. Kupada bundan önceki 3 turda 13 gol atan West Brom. diğerlerinden daha niyetli gibi, Portsmouth'u elerlerse yaşlı kurtları toplayan Cardiff ile büyüklerin gazını alıp buralara gelen ama kendi de iyice şişen Barnsley eşleşmesinin galibini yenerler ve 6. FA Cup şampiyonluğuna ulaşırlar. Onlar olmazsa Portsmouth olur. Ama esas olan "İngiltere'nin En Prestijli Kupasına" oldu. Carling Cup, Avrupa Kupaları, Premier League derken büyükler bir yerden patladı ve FA Cup'ı gözden çıkardılar, bunda İngiltere futbolunun temposuna alışık olmayan yabancı oyuncuların artışının nasıl bir etkisi olduğu ise tartışılır, tartışılmalı..

Bu İş Bitti Gibi


Real Madrid'in, Raul'un kariyerindeki 200. golü attığı maçta Espanyol'u yenip Barca'nın evinde Villarreal'e yenilmesiyle fark birkaç hafta önce olduğu gibi tekrar 8 oldu. Barcelona'nın elleriyle ikram ettiği bu ikinci şansı, Şampiyonlar Liginden de elenmiş bir Real Madrid buradan sonra kaçırmaz. Barcelona'nın Bernabeu'ya geleceği 36. haftaya kadar iş bitmiş olur mu, fikstüre bakılırsa olabilir, ama olmazsa da Real o işi orada bitirip, ezeli rakibini yenerek şampiyonluğunu ilan eder gibi gözüküyor. Barcelona artık alttan gelen ve içerde bile yenemedikleri Villarreal'e 2.liği vermemeye bakar. Real'de Casillas Espanyol maçında Real formasıyla 300. maçına çıktı, Raul'da attığı 200 gol ile Real Madrid'in onursal başkanı Di Stefano'dan sonra takım tarihinin en golcü oyuncusu oldu. İstikrar, başarıyı da yanında getiriyor.

8 Mart 2008 Cumartesi

Mourinho'nun İntikamı



Önce geçen seneden itibaren süregelen iç çatışmaların yaşandığı Barcelona'da Rijkaard'ın, ardından çok kötü bir sezon geçiren Milan'da Ancelotti'nin son olarak da bu sezon da Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırma ihtimali kalmayan Real Madrid de Schuster'in yerine adı geçti. O sene başından beri ya İtalya ya İspanya diyor. İtalyanca ve İspanyolcayı akıcı bir şekilde konuşabiliyor ve en büyük arzusu bir İtalyan ya da İspanyol takımıyla gelip Stamford Bridge'de Chelsea'yi devirmek ya da kendi deyimiyle "öldürmek". Bir takımın tarihindeki en büyük başarıları kazandırmış gelmiş geçmiş en başarılı antrenörünün o takım için bu tür şeyler söylemesi ne kadar acıdır, fakat Mourinho'nun bu lafları etmesinin nedeni Chelsea düşmanlığı değil. Kendisinin yerine gelen Avram Grant'ı hiç tanımadığını, sadece 2 ay beraber çalıştıklarını ve kulübün hala kendisinin bir parçası olmasına rağmen Grant için hiçbir şey hissetmediğini söylemiş. Buradan da Stamford Bridge'e Chelsea'yi değil, Avram Grant'ı ya da başka bir deyişle kendisinin yerine onu getiren patron Roman Abramovich'i devirmek için gideceği çıkıyor. Mourinho seneye elbet büyük bir kulübün başına geçer ve biraz da şansı varsa onu Stamford Bridge'de görürüz.

Futbolda Şahin Gözü Dönemi


Geçen seneden beri futbolda kullanılması planlanan ve pilot rezerv takımlarda denemeleri yapılan Şahin Gözü sisteminin yaratıcıları bugün FIFA yetkilileri ile görüşecek. Premier League kulüplerinin desteklediği ve daha önceleri buna benzer ama daha basit bi uygulamayla gerçekleştirmeye çalıştığı sistem uygulamaya konursa bu futbol için bir devrim niteliğinde olacak. Tenis ve Kriket sporlarında halihazırda kullanılan ve çoğunlukla olumlu tepki alan bu sistem, saniyede 25 kare çekebilen tv kameralarının yerine saniyede 500 kare çekebilen özel kameraların yerleştirilip ve bu çekilen görüntülerin birçok bilgisayarın yardımıyla tek bir bilgisayara aktarılıp orada değişik açılardan çekilmiş bu görüntülere bakılarak topun çizgiyi geçip geçmediğine karar verilip bunun saha içine aktarılmasından oluşuyor. Tabi ki bu olayların hepsi en fazla 2 saniye içinde gerçekleşiyor ve hata payı yok denecek kadar az. FIFA'nın da sıcak baktığı bu sistem uygulamaya konursa futbola teknoloji sızıntısında start verilecek. Bu sızıntı hakemlik kurumunun ortadan kalkmasına kadar gidebilir.

UEFA'da İlk Tur Sonuçları ve İngilizler


Avrupa Kupalarındaki takımları yorumlarken İngilizlerin 7 takımla devam etmelerini ve Mayıs ayına 3 takımla girebileceklerini belirtmiştim bi önceki postta. Onlar tabiki yine zor olanı başardılar ve UEFA'daki 3 takımları da ilk maçlar sonunda turu tehlikeye attı. Bunlarında arasında mazereti en çok kabul görür olan Everton, Fiorentina'ya 2-0 yenildi İtalya'da, bu sezon zaten gidebileceği yere kadar gitmiş olan Bolton, Sporting'le berabere kaldı içerde ve gecenin belki de en felaket İngiliz'i olan Tottenham, futbol adına sezon başından beri ortaya hiçbir şey koymayan ve bu kadro ve oyun yapısıyla zaten istese de koyamayacak olan PSV'ye yenildi içeride gol atamadan. PSV büyük ihtimalle oyunu orta sahada sıkıştırıp hızlı adamlarıyla kontraya çıkmıştır, golü de Farfan atmış zaten. İkinci maçlar her türlü sonuca açık ama Everton 3 fark atamaz Fiorentina'ya, Bolton bir gol bulup üstüne yatarsa, Tottenham da Ramos geldikten sonra gösterdiği performanlardan birini sergilerse turu kapabilir. Gecenin diğer sonuçları;

Getafe - Benfica 1-2
Anderlecht - Bayern M. 0-5
Bolton - Sporting CP 1-1
Leverkusen - Hamburg 1-0
Marsilya - Zenit P. 3-1
Rangers - Werder B. 2-0
Fiorentina - Everton 2-0
Tottenham - PSV 0-1

6 Mart 2008 Perşembe

Turun Sürprizleri


Salı ve çarşamba gecesi oynanan 7 maçla Liverpool - Inter eşleşmesi haricinde Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline çıkan takımlar belirlendi. Schalke Porto'yu, Fenerbahçe de Sevilla'yı penaltılar sonunda geçerken, San Siro'da Milan'ı kitleyip son 5 dakikada işi bitiren Arsenal, Real Madrid'i Roma'da olduğu gibi Madrid'de de aynı tarifeyle 2-1 yenen Roma, evinde Olimpiakos'u 3-0 yenen Chelsea, Glasgow'da aldığı 3-2'lik galibiyetle avantajı ele geçirip Camp Nou'da da yeşil beyazlı rakibini 1-0 yenen Barcelona ve evinde bir diğer tek golle kazanan ekip olup Lyon'u eleyen Manchester United turu geçti.



Turu geçen 7 takım arasından Fenerbahçe ve Roma beklenmeyeni ve zor olanı başardılar ve güçlü İspanyol rakipleri Sevilla ve Real Madrid'i elediler. İspanyol'ların umutları artık Şampiyonlar Liginde Barcelona'ya, UEFA'da ise Getafe'ye kaldı. Bu ikisinin de yarı finalden öteyi görebileceğini sanmıyorum. Barca eskisi gibi değil Getafe ise Benfica karşısında sonlandırır Avrupa kupaları macerasını. Fenerbahçe'nin kurada Schalke'yi seçmeye bakması lazım çünkü onun dışındaki takımlar, takım karakteri olarak kaybetmeye alışık olmayan ve anca birbirlerini yenebilecek takımlar, özellikle de bu gibi stresin gittikçe arttığı turlarda. Ayrıca bir parantez de İngilizler'e. Liverpool'un da evinde Inter'e 2 veya 3 farkla yenilmeyeceğini varsayarsak Şampiyonlar Liginde 4, UEFA'da 3 takımları var. Bu iki büyük kupanın finallerindeki 4 takımdan 3'ünün İngiliz olması bile muhtemel. UEFA'da gecenin maçları bu gece oynanacak, o eşleşmelerden çıkıcak olanlar için tahminlerim ise; Bayern Münih, Fiorentina, Marsilya, Sporting CP, Werder Bremen, Hamburg, Tottenham ve Benfica.

3 Mart 2008 Pazartesi

Blatter'in Dediği Oldu


Bir başka önceki yazımın devamı da İspanya Futbol Federasyonu'nun (RFEF), hükümetin baskılarına rağmen erken seçim yapmayıp FIFA'nın sözünü dinleyeceğini açıklaması üzerine. Federasyon Başkanı Maria Villar yaptığı açıklamada FIFA'nın kuralları dahilinde yollarına devam edeceklerini ve hükümetin baskılarına boyun eğmeyeceklerini açıkladı. İspanya futbolu için yürek ferahlatan bir haber, kaldı ki Milli takımlar ve kulüpler bazında uluslararası müsabakalardan men cezası almaları gündemdeydi. Siyaset spora karışmasın zaten, bi orda eksik kalsın.

Bana Müsade


Zaragoza'nın bu seneki performansı ve teknik direktör değişimini işleyen bir yazı yazmıştım daha öncesinde. Ander Garitano 8 gün dayanabilmiş ve yerine Javier Irureta gelmişti. Acaba ne yapar dediğim Irureta'da 6 hafta dayanabildi ve kariyerini daha da yerle bir etmeden ayrıldı. Zaragoza, La Liga'da düşme potasının bir basamak üstünde son 4 maçında 4 mağlubiyet aldı, bunlara son maçtaki Levante mağlubiyeti de dahil. Son 7 haftada 3 teknik direktör yolladı (Victor Fernandez, Ander Garitano, Javier Irıreta) 4.sü henüz belli değil. Herhangi birinin elini bu kadar ağır bir taşın altına kolay kolay sokacağını da sanmıyorum, bayağı bir yüklü maaş vermeleri gerekecek yeni antrenöre. Sonuçta Zaragoza ligden düşmez fakat çok kara bir dönemden geçtikleri kesin.

2 Mart 2008 Pazar

Top 10 Öfke Krizleri



Telegraph, Gallas'ın, Eduardo'nun ayağının kırıldığı Birmingham maçındaki son dakikadaki penaltıdan sonra reklam panolarını tekmeleyip orta yuvarlağa oturup bir daha kalkmamasından yola çıkıp en büyük 10 sinir krizini sıralamış. Eric Cantona'nın 1 numara olması gerektiğini düşünürken onun üstünde 4 kişi daha görünce şaşırmadım değil.

1- Paolo di Canio
2- Antonio Cassano
3- Hossam Ghaly
4- Mido
5- Eric Cantona
6- Silvio Baldini
7- Giovanni Trapattoni
8- Alberto Malesani
9- Kevin Keegan
10- Sheikh Fahid Al-Ahmad Al-Sabah

Hepsi birbirinden ilginç bu görüntüleri açıklamayayım siz gidin izleyin istediğinizi istedim. Kısaca değinmek gerekirse Fatih Terim'in İngilizcesi Trapattoni'nin Almancası yanında mütercim tercüman seviyesinde kalıyor. Kuweyt Emir'inin Fransa'dan yenilen 4. golün haksız olması dolayısıyla takımını bir Dünya Kupası maçında sahadan çekmeye çalışması, Cassano'nun gözyaşları ve Alberto Malesani'nin rakip teknik direktöre kusurlu müdahelesi(!) de görülmeye değer.

Premier League'de Zirve Yarışı



İngiltere'de zirve yarışı kızışıyor. Arsenal'in ardarda kaybettiği puanların neticesinde Manchester United, başta Ronaldo'nun müthiş performansı ile hızla puan farkını kapatıp 1'e indirdi. Dün oynanan maçlarda Arsenal, Blackburn beraberliğinden sonra Bendtner'in son dakika golüyle Aston Villa'yla da berabere kaldı, Manchester United ise Harrods destekli Mısır sermayesi Fulham'ı 3'ledi. Fulham düşer bu sezon artık, El Fayed'de kurtaramaz. Arsenal menajeri Wenger, Villa maçından sonra, son dakikada gelen bu beraberliğin galibiyet niteliğinde olduğunu ve sezonun geri kalan kısınmları için çok olumlu bir puan olduğunu söyledi. Bizde olsa liderin kendi evinde son dakikada beraberliği kurtarması rezillik olarak nitelendirilir, bizde lider her maçı almalı(!)